29 Nisan 2017 Cumartesi

USTACA SEVMEK?

Herkese selam.
Bugün size ilişkiler konusunda bir aydınlanma yaşayacağınız bir kitap önerisinde bulunacağım. Kitabı üçüncü okuyuşuma başlayacağım, ne kadar beğendiğimi ve ne kadar etkilendiğimi siz düşünün. Kitap okumayı sevmeyen birinin bile bir gün içinde bitireceği tek kitap diyebilirim. Bunun güzel bir motivasyon olacağını düşünüyorum. Biraz kitabın içinden alıntılar birazda kendi yorumlarımla kitabı yorumlamaya ve şiddetle okumanızı tavsiye ederek yazıya geçiyorum:)
Kitabın konusuna baktığımızda kısaca bize "kendinizi yargılamayın,mükemmel olmaya çalışmayın" diyor. Kitap küçük bir hikayeden bahsediyor bize. Hikaye aşktan umudunu kesmiş bir daha asla biriyle birlikte olacağını düşünmeyen iki kişinin bir araya gelmesiyle başlıyor. İkisininde elinde bir yıldızı var ve bu yıldız onların mutluluklarını sembol ediyor. Adam ve kadın birbirlerine çok aşık oluyor ama adam kadına o kadar büyük bir sevgi ve bağlılık içine giriyor ki kadına kendi yıldızını veriyor. İşte işler tamda bu noktada çok fazla karışıyor. Çünkü adamın yıldızını alan kadın bu sorumluluğu kaldıramıyor ve adamın yıldızını kırıyor.. Yani mutluluğumuz bizim kendi sorumluluğumuz altında başkasına veremeyiz çünkü kırabilirler. Mutluluğunuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız er geç kıracaktır.

Kitaba baktığımızda saygının olmadığı bir aşkın kontrol ilişkisi olduğunu söylüyor. Bu durumu da şöyle açıklayabiliriz biri sizi değiştirmeye çalışıyorsa o kişinin aradığı kişi siz değilsinizdir:) Kitap bununla ilgili çok güzel bir örnek veriyor oda şöyle "istediğiniz bir köpekse neden kedi alacaksınız? kediniz olsun istiyorsanız ne diye at veya tavuk alacaksınız?"
İlişkiye baktığımızda kendinizi kabul ettikten sonraki ilk adım karşınızdaki kişiyi kabul etmektir.
Mesela kendinize hiç şunu dediniz mi? Beni diliyle,duygusal,bedensel olarak kötüye kullanacak birisine ihtiyacım yok. Senden daha üstün olduğum için değil,güzeli sevdiğim için bana sövüp saymanı duymak istemiyorum. Gülmeyi,eğlenmeyi,sevmeyi seviyorum. Bencil olduğum için değil. Yanımda kurban rolü oynayan birini istemiyorum. Bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor ama senin düşünün sorumluluğunu ben üstlenemem. Bencillik,kontrol ve korku hemen her ilişkinin sonunu getirecektir. Vericilik,özgürlük ve sevgi ilişkilerin en güzelini yaratır yani sürüp giden aşk ilişkisini. Bence bir kerede olsa bunu kendimize demeliyiz.
Günümüz ilişkilerine baktığımızda nasıl ilişkiler kuruluyor? "Uyuşturucu bağımlısıyla uyuşturucu satıcısı arasındaki vazgeçilemez ilişki gibi cehennem ilişkileri mi?" Bence tam olarak bu tarz ilişkiler kuruluyor. Diyar diyar dolaşıp "ne olur birisi sevsin beni" diyen tipler illaki vardır çevrenizde. Hatta öyle yalnızım ki sevgiye layık değilim,beni sevecek sevilmeye layık olduğumu kanıtlayacak birisine ihtiyacım var" diye sevgi dilenen kişilerde vardır. Ve bu sevgi açlığı çeken kişiler biraz sevgi gördüğünde büyük bir gereksinim yaratırlar aldıkları bu sevgi onları muhtaç ve saplantılı kılmaya başlar. O zaman her ilişkilerinde şu korku içinde olurlar "ya beni terk ederse." Açlığını çektikleri bu bir parça sevgi uğruna başkalarının yaşamlarını yönetmelerine izin veriyorlar. Bırakıyorlar başkaları onlara ne yapacaklarını, ne yapmamaları gerektiğini,nasıl davranacaklarını ne giyeceklerini söylesin. Çünkü yalnızca bunları yaparlarsa sevilecekler:)
Aşka baktığımızda kitapta şöyle bir örnek verilmiş "herkesin cildinin hasta olduğu bir yerde sağlıklı bir deriye sahip olarak yaşadığınızı düşünebiliyor musunuz? Başkalarına dokunamıyorsunuz canları yanıyor,başkaları da size dokunamıyor,bunun canınızı acıtacağını sanıyorlar." Yani insanların yaraları iyileşmeden yaralarını sakınarak ilişkiye başlamalarının ne kadar can yakabileceğini anlatıyor. Ama ne yazık ki başkasının canının acıması kimin umurunda herkes kendi yarasını sarma derdinde.
Kitabın arkasında olan özet kısmıyla bitirmek istiyorum. "Yoğun bir yabancılaşma alıyor bizi,öz benliğimizden uzaklara sürüklüyor. Kendimizi oynadığımız rollerden ibaret görüyoruz. Özümüz yerine imajımızla bir tutuyoruz kendimizi. Bu da bizi başkalarının onayına bağımlı kılıyor. Sevgiyi dışımızda aramaya başlıyor,birbiri ardına bağımlılık ilişkileri kuruyoruz."
Her yaşadığınızı aşk her ilişkinizde aşık olduğunuzu düşünmeden öz benliğinizi kaybetmeden saygılı ilişkiler yaşamanız dileğiyle..
Öpüldünüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

USTACA SEVMEK?

Herkese selam.
Bugün size ilişkiler konusunda bir aydınlanma yaşayacağınız bir kitap önerisinde bulunacağım. Kitabı üçüncü okuyuşuma başlayacağım, ne kadar beğendiğimi ve ne kadar etkilendiğimi siz düşünün. Kitap okumayı sevmeyen birinin bile bir gün içinde bitireceği tek kitap diyebilirim. Bunun güzel bir motivasyon olacağını düşünüyorum. Biraz kitabın içinden alıntılar birazda kendi yorumlarımla kitabı yorumlamaya ve şiddetle okumanızı tavsiye ederek yazıya geçiyorum:)
Kitabın konusuna baktığımızda kısaca bize "kendinizi yargılamayın,mükemmel olmaya çalışmayın" diyor. Kitap küçük bir hikayeden bahsediyor bize. Hikaye aşktan umudunu kesmiş bir daha asla biriyle birlikte olacağını düşünmeyen iki kişinin bir araya gelmesiyle başlıyor. İkisininde elinde bir yıldızı var ve bu yıldız onların mutluluklarını sembol ediyor. Adam ve kadın birbirlerine çok aşık oluyor ama adam kadına o kadar büyük bir sevgi ve bağlılık içine giriyor ki kadına kendi yıldızını veriyor. İşte işler tamda bu noktada çok fazla karışıyor. Çünkü adamın yıldızını alan kadın bu sorumluluğu kaldıramıyor ve adamın yıldızını kırıyor.. Yani mutluluğumuz bizim kendi sorumluluğumuz altında başkasına veremeyiz çünkü kırabilirler. Mutluluğunuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız er geç kıracaktır.

Kitaba baktığımızda saygının olmadığı bir aşkın kontrol ilişkisi olduğunu söylüyor. Bu durumu da şöyle açıklayabiliriz biri sizi değiştirmeye çalışıyorsa o kişinin aradığı kişi siz değilsinizdir:) Kitap bununla ilgili çok güzel bir örnek veriyor oda şöyle "istediğiniz bir köpekse neden kedi alacaksınız? kediniz olsun istiyorsanız ne diye at veya tavuk alacaksınız?"
İlişkiye baktığımızda kendinizi kabul ettikten sonraki ilk adım karşınızdaki kişiyi kabul etmektir.
Mesela kendinize hiç şunu dediniz mi? Beni diliyle,duygusal,bedensel olarak kötüye kullanacak birisine ihtiyacım yok. Senden daha üstün olduğum için değil,güzeli sevdiğim için bana sövüp saymanı duymak istemiyorum. Gülmeyi,eğlenmeyi,sevmeyi seviyorum. Bencil olduğum için değil. Yanımda kurban rolü oynayan birini istemiyorum. Bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor ama senin düşünün sorumluluğunu ben üstlenemem. Bencillik,kontrol ve korku hemen her ilişkinin sonunu getirecektir. Vericilik,özgürlük ve sevgi ilişkilerin en güzelini yaratır yani sürüp giden aşk ilişkisini. Bence bir kerede olsa bunu kendimize demeliyiz.
Günümüz ilişkilerine baktığımızda nasıl ilişkiler kuruluyor? "Uyuşturucu bağımlısıyla uyuşturucu satıcısı arasındaki vazgeçilemez ilişki gibi cehennem ilişkileri mi?" Bence tam olarak bu tarz ilişkiler kuruluyor. Diyar diyar dolaşıp "ne olur birisi sevsin beni" diyen tipler illaki vardır çevrenizde. Hatta öyle yalnızım ki sevgiye layık değilim,beni sevecek sevilmeye layık olduğumu kanıtlayacak birisine ihtiyacım var" diye sevgi dilenen kişilerde vardır. Ve bu sevgi açlığı çeken kişiler biraz sevgi gördüğünde büyük bir gereksinim yaratırlar aldıkları bu sevgi onları muhtaç ve saplantılı kılmaya başlar. O zaman her ilişkilerinde şu korku içinde olurlar "ya beni terk ederse." Açlığını çektikleri bu bir parça sevgi uğruna başkalarının yaşamlarını yönetmelerine izin veriyorlar. Bırakıyorlar başkaları onlara ne yapacaklarını, ne yapmamaları gerektiğini,nasıl davranacaklarını ne giyeceklerini söylesin. Çünkü yalnızca bunları yaparlarsa sevilecekler:)
Aşka baktığımızda kitapta şöyle bir örnek verilmiş "herkesin cildinin hasta olduğu bir yerde sağlıklı bir deriye sahip olarak yaşadığınızı düşünebiliyor musunuz? Başkalarına dokunamıyorsunuz canları yanıyor,başkaları da size dokunamıyor,bunun canınızı acıtacağını sanıyorlar." Yani insanların yaraları iyileşmeden yaralarını sakınarak ilişkiye başlamalarının ne kadar can yakabileceğini anlatıyor. Ama ne yazık ki başkasının canının acıması kimin umurunda herkes kendi yarasını sarma derdinde.
Kitabın arkasında olan özet kısmıyla bitirmek istiyorum. "Yoğun bir yabancılaşma alıyor bizi,öz benliğimizden uzaklara sürüklüyor. Kendimizi oynadığımız rollerden ibaret görüyoruz. Özümüz yerine imajımızla bir tutuyoruz kendimizi. Bu da bizi başkalarının onayına bağımlı kılıyor. Sevgiyi dışımızda aramaya başlıyor,birbiri ardına bağımlılık ilişkileri kuruyoruz."
Her yaşadığınızı aşk her ilişkinizde aşık olduğunuzu düşünmeden öz benliğinizi kaybetmeden saygılı ilişkiler yaşamanız dileğiyle..
Öpüldünüz.

Share This Article:

, , , , , , , ,

CONVERSATION

0 yorum :

Yorum Gönder